AVK AYDIN VİNÇ GENEL MÜDÜRÜ FATİH AYDIN: “İŞİNİ DOĞRU YAPAN FİRMA KALICI OLUR!”

Platform sektöründe kiralama hizmeti veren şirketler, hareketli döviz kurları ve yükselen faizler karşısında zorluk çekiyorlar. Sektörün önde gelen firmalarından olan AVK Aydın Vinç’in Genel Müdürü Fatih Aydın ile kiralama şirketlerinin fiyat politikaları, makine alım tercihleri, projelerde ve piyasa işlerinde makine kullanım oranları gibi pek çok unsuru irdeledik.

Türkiye platform sektörü hem büyük projelerde hem ihtiyaç duyulan farklı sektörlerde kullanılan, iş güvenliği kanunlarıyla da teşvik edilerek yaygınlaşmasını sürdüren bir sektör. Kamyon üstü platformlarla başlayan bu yaygınlaşma, kendiliğinden yürür platformların son 6 yılda popülasyonlarının artmasıyla devam etti ve devasa bir makine parkı oluştu. Bu pazar içerisinde, mevcut döngünün devam etmesi için ihtiyaca binaen alımların artması sektörü memnun ederken döviz kurlarının ve faizlerin yükselmesi bazı sorunları açığa çıkardı. Alanında öncülük eden ve tecrübeli kiralama şirketleri ise mevcut duruma karşı alınacak önlemler ve yapılması gerekenlere dair fikir alışverişlerinde bulunuyorlar.

Yanlış fiyatlandırma politikası

1998 yılında bir aile şirketi olarak kurulan AVK Aydın Vinç, ilk olarak araç üstü vinç, ardından platform, jumbo platform ve son olarak kendinden yürüyüşlü personel yükseltici platformları filosuna dahil ederek hizmet alanını genişleten bir kiralama şirketi. Şirketin felsefesi ise “en büyük olmak değil işini en doğru yapan olmak” üzerine kurulmuş. Firma Genel Müdürü Fatih Aydın da doğruluk kavramın iyi algılanmadığını ve buna bağlı olarak platform sektörünün çeşitli zorluklardan geçtiğini düşünüyor. Bilinçsiz makine seçimi ve yanlış fiyatlandırmalardan kaynaklı sıkıntıların, dövizlerin yükseldiğinde kendini gösterdiğini belirten Aydın ile sektörde yaşananları konuştuk:

Öncelikle sektörde nasıl bir fiyatlandırma politikası vardı? Döviz kurları yükselişinin buna etkisi ne oldu?

Biz mal satmayıp kiralayan ve zorlu süreçlere sahip bir hizmet sektörüyüz. Mazot, işçilik, tamirat, bakım ve genel giderler bu süreçler uzun soluklu bir işbirliğini getiriyor. Bugüne kadar kiralama firmalarının yılbaşlarında fiyatlarını doğaçlama bir şekilde revize etmesi, sadece günü kurtarmayı ve kısa vadeli karlılığı sağlıyordu. Çünkü piyasada daha çok iş vardı ve bu rahatlık neticesinde fiyatların sistematik yükseltilmesine ihtiyaç duyulmuyordu. Halbuki bırakın döviz kurunu, basit bir enflasyon oranında bile güncelleme yapmamız gerekir. Bugün gelinen noktada sektör, aldığı makineyi ödemek için iki kat daha fazla çalışmak durumunda. Çoğunlukla Avrupalı markalardan alınan makinelerin hem fiyatı yükseldi hem de kiraladığımız fiyat sabit kaldı. Makineler de kendi kendini ödeyemez duruma geldi. Yurtdışındaki kiralama firmaları bizim bu şartlarda nasıl ticaret yaptığımıza şaşırıyorlar. Neticede sektör kendini yenilemediği için döviz kurlarının yükselmesinin acısını çekmeye başladı.

“Gelinen noktada sektör, aldığı makineyi ödemek için iki kat daha fazla çalışmak durumunda”

Artık bakış açısını değiştirip yanlış hesap yapanların doğruya hesap yaparak pazarı yönlendirmesi gerekiyor. Fakat sadece iyi bir fiyat politikasıyla sorunlar çözülmüyor. Sektörde vade sorunu da yaşıyoruz. Fiyatları istediğimiz ölçüde artırıp kur olarak kurtarsa da vadeyle birlikte paranın bize dönüşü ortalama 6-8 ay arası sürmekte. Örneğin bir aylık çalışma ve fatura kesim aşamasıyla 2 ayı bulan süreç, ardından 6 aya kadar olan vadelerle rahatlıkla 8 ayı buluyor. Yani olmayan bir parayla iş dönüyor.

Müşterilerinizin tepkisi nasıl?

Müşteri haklı olarak uygun fiyatı kimden bulursa oradan kiralamayı tercih ediyor. Fakat ucuza aldığı hizmetin de kalitesiz olduğunu görüyor. Çünkü tüm firmalar aşağı yukarı benzer maliyetlerdeki ürünleri alır ve genel giderlerimiz de benzerdir. Bu noktada da bakımlı makine ve servis desteği devreye girer. Ucuza kiralayan şirketlerin zayıflığı da burada ortaya çıkmakta.

Hangi işlerde azalma var? 

Bayram tatilleri ve ardından gelen hareketli döviz kurları elbette bir yavaşlığa yol açtı. Özellikle proje bazlı çalışanların işlerinde azalmalar var. Bu süre zarfında herkes bekledi ve ürünlerine zam yapmadı. Merkez bankası faiz oranını açıklayınca da artık demir atılmış oldu. Piyasa odaklı çalışanlar ise fiyatlarını yenilerlerse bu süreçten az etkilenirler diye düşünüyorum. Örneğin AVK Vinç olarak biz de farklı sektörlere yönelik piyasa odaklıyız ve işlerimizde yüzde 20 civarı gibi daha makul bir düşüş hissettik.

Sektör olarak nasıl bir aksiyon aldınız?

Kiralama firmaları dövizle alınan makinelerin borçlarını ödemeye çalışıyor. Zor da olsa fiyatların güncellenmesi için kiralama şirketlerini teşvik ediyoruz. Fakat bu duruma karşı pek çok firma sürdürülebilir olmayan bir şekilde eski fiyattan kiralamaya devam etme düşüncesinde. Bunun yanında platformların mümessilliğini yapan firmaların da ellerinde stokları var ve zor durumda kalıyorlar. Banka cephesine ise kredi çekmek şu aşamada faizlerden ötürü doğru görünmüyor.

“Pek çok firma, sürdürülebilir olmayan bir şekilde eski fiyatlardan kiralamaya devam etme düşüncesinde”

Camianızda işlerin iyileştirilmesine yönelik faaliyetler var mı?

Sektörün önde gelen kiralama firmaları olarak, derneğimiz olan Platformder çatısı altında meslektaşlarımızı bilinçlendirmeye çalışıyor ve farkındalık yaratmak için uğraşıyoruz. İlgili bakanlıkları ziyaret ediyor, sorunlarımızı ileterek desteklerini istiyoruz.

Özellikle güvenlik, finansman ve maliyet hesaplamaları konusunda çeşitli etkinlikler düzenliyor, meslektaşlarımıza bu işin nasıl daha doğru yapılması gerektiğini farklı metotlarla aktarıyoruz.
Örnek vermek gerekirse kurduğumuz sanal kiralama şirketinin nasıl kar-zarar edeceğini gözler önüne serdik. Kurulan şirketi biraz daha fazla makine alması için borçlandırdık. Yeni şubeler ve personel-servis yatırımları gerçekleştirdik. 2 yıllık süreç neticesinde şu an çalışılan fiyatlar ve faiz giderleri gibi hesaplamalarla firmanın 6 milyon TL zararda olduğu ortaya çıktı. Yani bu simülasyonla sektörün realitesini ortaya koymuş olduk.

Fiyatlandırmadan başka işi doğru yapmak kavramında etkili olan faktörler neler? 

Doğru makinelerle çalışmak ve gerekli servis desteğini iyi sunmak. Hem müşteri talepleri doğrultusunda büyümek hem de bu yatırımı yaparken geleceğin ihtiyaçlarını tespit etmek. Çünkü yanlış makine planlamaları da sektöre zarar veriyor. Örneğin bir firma, araştırıp pazar analizlerini göz önünde bulundurarak ileriye yönelik yatırım yapıyor. Diğer kiralama şirketleri de bir nevi hazıra konarak o firmayı takip ediyor ve aynı yatırımı yapıp ucuza çalışıyorlar. Bu, işin kolayına kaçmak demektir. Aynı zamanda arz fazlalığı da yaşanmakta. Günümüzde uzun metrajlı jumbo platformlarda bu fazlalığın olduğunu düşünüyorum. Toplamda ise çoğu Marmara Bölgesi olmak kaydıyla 53 metre üzeri 64 adet jumbo platform bulunuyor.

Ayrıca sahip olma maliyeti diğer platform tiplerine nazaran daha kolay olan makaslıların yatırımlarında da rekabeti kalitesizleştiren unsurlar var. Bu noktada bazı soruların sorulması gerek: Vinç hizmetlerinde tecrübe edinmiş ve pazara kendini bu yönüyle kabul ettiren her vinç şirketinin, kendiliğinden yürüyüşlü platform işine yönelmesi ne kadar sağlıklıdır? Filoyu makaslı platforma çevirene kadar vinç hizmetini eksiksiz bir şekilde veriyor muydu? Neden o işten vazgeçiyor? Eğer o şirket makaslı platform işinin daha kolay olduğunu düşünüyor, servis ve yedek parça ihtiyacı olmayacağını varsayarak adım atıyorsa zaten baştan yanlış yapmıştır.

“Bizim için iş güvenliğinden feragat edilerek üretilen makine, makine değildir”

Yerli imalat hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yerli imalatçıyı da bilinçlendirmek istiyor ve kötü makine almak istemiyoruz. Bizim için iş güvenliğinden feragat edilerek üretilen makine, makine değildir. Ülkemizde çok iyi makineler üretildiği gibi maalesef güvenlik açısından zayıf makineler de pazara sunulabiliyor. Yerli üretici iki elini başının arasına koyarak düşünmeli ve neden Türkiye dışında satamıyorum sorusunu kendisine sormalı. Özellikle araç üstü platform üreticileri arasında güvenlik zafiyetli üretim yapanlar var. Sözgelimi yatay olarak 27 metre uzayan araç üstü platformun tedbir nedeniyle 20. m’de durması gerek. Fakat bizim üreticimiz müşteri istemiyor bahanesiyle bu fonksiyonu ürüne eklemiyor. Kendinden yürür platform üreticisi firmalarımız ise daha titizler. Ağırlık sensörü ve flap gibi Avrupa’da bulunan tüm güvenlik donanımları yerli marka ürünlerde de bulunuyor.

Son olarak AVK Aydın Vinç nasıl bir makine parkına sahip?

Doğru makine parkı oluşturma felsefesini her daim sürdürmeye çalışıyoruz. Firmamızda 5 tondan 80 tona kadar HIAB tarzı 9 adet kırmalı vincimiz mevcut. Bununla birlikte son 8 yıldır araçüstü makinelere yatırım yapmıyoruz. Müşteriye total hizmet vermek amacıyla filomuzda mevcut olanları ihtiyaca göre sunuyoruz. 20 adet araçüstü sepetli platformla da İstanbul geneline dağılmış bir çalışma yapımız var.

Tüm Türkiye’de çalıştırdığımız jumbo platformlarımızı ise iki kategoriye ayırdık. 15 metreden 45 metreye kadar olanları yerli tercih ettik. 63, 72 ve 75 metrelik olanlar ise Ruthmann markasından oluşuyor. AVM tarzı ve kapalı alanlarda çalışan 119, 36 ve 42 metrelik örümcek platformlarımız ise Omne, Teupen ve Itoko’nun ürünleri. Yüzde 60’ının İstanbul dışında farklı lokasyonlarda çalıştığı makaslı platformlarda ise Haulotte, Dingli ve ELS Lift’i tercih ediyoruz. Araçüstü hariç toplam platform sayımız ise 150’yi geçiyor. Toplamda da 170’e yakın makine parkı ve 40 personel ile hizmet vermeyi sürdürüyoruz.

KAYNAK: www.fmrent.com

Bu gönderiyi paylaş